HÜMEZE SÛRESİ
. 3
HÜMEZE SÛRESİ
Mekke'de inmiştir, 9
âyettir.
Takdim
Hümeze
sûresi Mekke'de inmiştir. Bu sûre, insanları ayıplayan, sefihlerin yaptğı gibi onlarla alay ederek, küçümseyerek ve kusur
bularak namus ve şereflerini zedeleyenlerden bahseder.
Ayrıca bu sûre mal biriktirmek ve
servet toplamakla meşgul olanları yerer. Sanki bu kişiler, hayatta ebedî
kalacaklarmış gibi bu işle meşgul olurlar. Aşın cehalet ve gafletleri yüzünden,
malın dünyada kendilerini ebedîleştireceğini zannederler.
Sûre, o yok olup giden
bedbahtların âkibetlerini anlatarak sona erer. Şöyle
ki onlar, ebediyyen sönmeyecek olan ateşe girerler. Bu
öyle ateştir ki suçluları ve içine atılan insanları yakar. Çünkü o hutamedir, yani cehennem ateşidir. [1]
Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2. Arkadan
çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve ayıplamayı âdet edinen herkesin vay
haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuş,
3. (O), malının
kendisini ebedî kılacağını zanneder.
4. Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye
atılacaktır.
5. Hutanıe'nin ne olduğunu bilir misin?
6, 7. Allah'ın,
tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalblerin tâ üstüne
çıkan ateşidir.
8, 9. Onlar (bu
ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş)
üzerlerine kapatıR mistir.
Kelimelerin İzahı
Hümeze,
insanları arkadan çekiştirmeyi ve şeref ve haysiyetlerini yaralamayı âdet
haline getiren demektir. vezni, alışkanlık ifade eder. Çok lanet edip bunu
alışkanlık haline getirene çok gülüp bunu alışkanlık haline getirene de
denir.
Lümeze,
insanları ayıplamayı, kaş ve gözle onları rahatsız etmeyi alışkanlık haline
getiren demektir.
Hutame,
cehennem ateşidir. İçine atılan her şeyi kırıp geçirdiği, ufaladığı için ona bu
isim verilmiştir.
Mu'sade;
kapatılmış, kilitlenmiş demektir. Bu, bir kimse kapıyı kilitlediği zaman
söylenen, sözünden alınmıştır.[2]
Âyetlerin Teesiri
l. Çetin azap,
helak ve yok olma, insanları ayıplamayı, çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini
zedelemeyi, göz ve kaşlarıyle gizlice onlarla dalga
geçmeyi âdet haline getirenlere olsun! Tefsirciler
şöyle der: Bu sûre, Ahnes b. Şüreyk hakkında inmiştir. Çünkü o, insanlara çok söver,
onları yüzlerine karşı da arkalarından da ayıplar ve dalga geçerdi. Fakat âyetin
hükmü geneldir. Çünkü sebebin hususîliğine değil, lafzın umumîliğine itibar
edilir.[3]
2. O öyle
biridir ki çokça mal biriktirip saymış, eksilmesin diye sayısını korumuş ve
hayra harcamamıştır. Taberî şöyle der: Malını toplayıp
saymış, Allah yolunda harcamamış, Allah'ın o maldaki hakkını vermemiş, fakat onu
toplayıp muhafaza etmiştir.[4]
3. O câhil
aşırı gafletinden dolayı, malının kendisini dünyada ebedî bırakacağını,
ölmeyeceğini sanır. [5]
4. O câhil, bu
düşünceyi bıraksın. Vallahi o, içine atılan her şeyi kırıp döken ve hemen yutan
ateşe atılacaktır. [6]
5. Bu soru,
cehennem ateşinin durumunun korkunçluk ve dehşetini ifade eder. Yani, bu büyük
ateşin hakikatinin ne olduğunu sana ne bildirdi? O, kemikleri kırıp ufalayan,
etleri yiyen, hattâ kalplere saldıran Hutanıe'dir.
Bundan sonra Yüce Allah, şu
sözüyle Hutame'yi açıkladı: [7]
6. O, Yüce
Allah'ın emir ve iradesiyle tutuşturulan ateştir. Diğer ateşlere benzemez. Zira
onun hiç alevi sönmez. Hadiste şöyle buyu-rulmuştur:
"Cehennem bin sene yakıldı ve kıpkırmızı oldu. Sonra bin sene daha yakıldı ve
bembeyaz oldu. Daha sonra bin sene daha yakıldı da simsiyah oldu. O şimdi
simsiyahtır.'[8]
7. O öyle bir
ateştir ki, acısı ve sızısı kalplere ulaşır ve onları yakar. Kurtubî şöyle der: Acı ve sızı, kalbe ulaştığında sahibi
öldüğü için Yüce Allah özellikle kalpleri zikretti. Şu halde onlar, ölmek üzere
olan insanın durumunda olurlar da ölmezler. Nitekim Yüce Allah meâlen, "Suçlu orada ne ölür, ne dirilir"[9]
buyurmuştur. Şu halde onlar ölü gibi dirilerdir. Yani diridirler, fakat ölüye
benzerler.[10]
8. Şüphesiz
cehennem üzerlerine kapatılmış ve kapıları kilitlenmiştir. Onlara ne rahat
ulaşır, ne de rızık.
[11]
9. Onlar zincir
ve bukağılara vurulmuştur. Cehennemin kapıları üzerlerine kapatıldıktan sonra el
ve ayakları zincirlerle bağlanır. Kapıların üzerlerine kapatılmasıyla, artık
çıkma ümitlen kalmaz. "Direklerin uzatılması" ifadesi, onların ebedî
kalacaklarını belirtmek içindir. [12]
Edebî Sanatlar
Bu mübarek sûre birçok edebî
sanatı kapsamaktadır. Bunları aşağıda özetliyoruz:
1. kelimeleri
mübalağa ifade eden kalıplardır. Çünkü Zii vezni
mübalağa ve devam ifade eder.
2. İfadesinde
kelimesinin nekre olarak getirilmesi çokluk ifade eder. Yani, "Sayılamayacak
kadar çok mal biriktirdi" demektir. "
3. Sorusu,
cehennemin durumunun korkunçluğunu ve dehşet verici olduğunu ifade
eder.
4. ilearasında cinâs-ı gayr-i tam vardır. Buna cinâs-ı nakıs da
denir.
5. ve gibi âyet
sonlarında uygunluk vardır. Buna seci' denir...
Yüce Allah'ın yardımı ile "Hümeze Sûresi"nin tefsiri bitti. [13]
[1] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/423.
[2] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/424.
[3] Kurtubî, 20/183; Razı,
31/91
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat:
7/425.
[4] Taberî,
30/189
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat:
7/425.
[5] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/425.
[6] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/425.
[7] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/425.
[8] Bu hadisi Tirmizî Ebû Hureyre'den merfû' olarak rivayet etmiş ve "Doğru olan bunun mevkuf
hadis olmasıdır" demiştir. Bkz. Tİrmizî, Cehennem, 8.
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat:
7/425.
[9] Tâhâ sûresi,
20/74
[10] Kurtubî,
20/185
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat:
7/425.
[11] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/425.
[12] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/426.
[13] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/426.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder